RedRex
Hikayemiz M.Ö 333 yılında Gordionlu bir yabancının Ankyra’ya (Ankara) gelmesiyle başlar. O dönemde Ankyra, Büyük İskender tarafından yeni fethedilmiştir. Gizemli yabancı, yerleşime çok uzaktaki ıssız bir çayın kenarına, kırmızı renkte, enine beyaz şeritler çekilmiş küçük bir kulübe inşa eder. Bu kulübeden gelen güzel kokuları ilk olarak Persli tüccarlar keşfeder. Gizemli yabancının değişik meyvelerle hazırladığı içkilerin ve daha önce görülmemiş baharatlarla pişirdiğiyemeklerin namı kısa sürede tüm şehre yayılmış. Şanı o kadar duyulmuş ki bir akşam Büyük İskender tarafından çağırılmış. “Artık sadece bana hizmet etmeni istiyorum“teklifi karşısında ” Teklifiniz için çok teşekkür ederim. Fakat ben kralların değil, kral gibi yaşamaya layık olan halkın hizmetkarıyım. Bu yüzden üzülerek belirtmem gerekir ki teklifinizi kabul edemeyeceğim. Öte yandan, sizi küçük kulübemde misafir etmekten onur duyarım.”Dünyaya hükmeden bir kralın teklifinin, basit bir aşçı tarafından geri çevrilmesi ağızdan ağıza dolanmaya başlamış. Bu olayın üzerine halk, gizemli yabancıdan, Kırmızı kulübesinden dolayı “Red ve Latince’de kral anlamına gelen “Rex” kelimelerini birleştirerek “Red Rex” olarak bahsetmeye başlamış.
Bir süre sonra insanlar Red Rex’in yemekleri dışında hiçbir yemeği beğenmez, hiçbir içkiden keyif almaz olmuş. Bunu fırsat bilen Büyük İskender’in destekçileri, köy köy dolaşıp Red Rex’in yemekleri ve içkileriyle insanları büyüleyen bir büyücü olduğunu anlatmaya başlamışlar. Bir gece yarısı halk, elinde meşalelerle Red Rex’in kulübesinin etrafını sarmış. Öfke dolu kalabalık, kulübeyi uzun bir süre taşladıktan sonra ateşe vermiş. Red Rex içerde değilmiş. Halk şaşkına dönmüş. Kalabalığın arasından bir köylü gündoğumuna doğru süzülüp giden geniş kanatlı bir kartalı işaret etmiş. Halk, o günden sonra Red Rex’i bir daha görememiş... Asırlar sonra, 1930’lu yılların başında Mississippi’de yeniden ortaya çıkar Red Rex’in kırmızı kulübesi. Bu kez kulübeden leziz yemeklerin kokusunun yanı sıra, daha önce duyulmamış bir müziğin notaları da duyulmaktadır. Gece gündüz kulübenin ücra bir köşesinde sürekli gitarını tıngırdatan genç bir adamı fark etti Red Rex. Bu siyahi genç adamın ismi Robert Johnson’dı. Tek gözü doğuştan kördü, fakirdi ve karısının ölümünden sonra tamamen içine kapanmıştı. Red Rex, Robert Johnson’la bir anlaşma yaptı. Ona daha önce kimsenin duymadığı müzikler yapmayı öğretecekti. Karşılığında tek isteği; öğreteceği müziği tüm dünyaya yaymasıydı. Robert Johnson anlaşmayı kabul ettiğinde Red Rex gitarın akorlarını değiştirdi. Kısa süre içinde kıtanın dört bir yanından müzik severler Red Rex’in kulübesine akın etmeye başladı. Kimse Robert Johnson gibi müzik yapamıyordu. Robert Johnson’ın şeytana ruhunu sattığı ve karşılığında şöhret kazandığı dedikoduları yayılmaya başladı.
Bir şeytanla aynı kasabada yaşamak istemeyen halk yeniden Red Rex’in kırmızı kulübesini talan etti. Mississippi kırsallarından uzaklaşan kartalı o coğrafyada bir daha gören olmadı. Fakat Red Rex’in müziği dünyaya yayıldı, Rolling Stones’dan B.B King’e kadar en büyük müzisyenlerin ilham kaynağı oldu.
2016 yılında Red Rex, insanlığın leziz içkilere, güzel yemeklere ve büyüleyici müziklere hazır olduğuna karar verip, ilk kulübesini kurduğu yere yeniden yerleşti. Tarih boyunca edindiği birikimlerle, krallar gibi yaşamaya layık olan halka hizmet etmek için kapılarını bir kez daha Ankara Halkına açmaya karar verdi.